27 Haziran 2013 Perşembe

VAHIDEDDIN HAN


 Sultan Vahdettin
VAHIDEDDIN HAN
Babasi :Sultan Abdülmecid
Annesi :Gülistü Kadin Efendi
Dogumu :2 Subat 1861
Vefati :16 Mayis 1926
Saltanati:1918-1922
Otuz altinci ve son Osmanli Padisahi, yüz birinci Islam halifesi. 
Sultan Abdülmecid Han'in en küçük ogludur. Küçük yasta anne ve babasini kaybettiginden, agabeyi Sultan Resad'in vefat ettigi gün padisah ve halife oldu. Saltanata geçtiginde Birinci Dünya Savasinin korkunç neticeleri alinmak üzere idi. Nitekim 30 Ekim 1918'de Mondros mütarekesi imza edilerek, Birinci Dünya Harbi Maglubiyetimizle bitti. Vahideddin Han bu mütarekeye imza koyan delegeleri kabul etmedi. Mütarekeden hemen sonra Osmanli Devleti'ni sebepsiz yere savasa'a sokan, milyonlarca vatan evladini cephelere eriten Talat, Enver ve Cemal Pasalar yurt disina kaçtilar.

Ittihatçi liderlerin baskisindan kurtulan Sultan Vahideddin'in elinde ancak düsmanlara teslim edilmis bir milleti idare etmek kaldi. Istanbul, 16 Mart 1920'de itilaf devletleri tarafindan isgal edildi. Yunanlilar Izmir'e, Italyanlar Güneybati'ya, Fransizlar da Güney Anadolu'ya girdiler. 11 Mayis 1920'de düsmanlarin hazirladigi ve Anadolu'nun isgalini ihtiva eden Sevr andlasmasini bütün baskilara ragmen imzalamadi. Osmanli ordusu tamamen lagvedildi. Medine muhafizi Fahri Pasa, Onikinci ordu kumandani Ali Ihsan Pasa ve harbiye naziri Mersinli Cemal Pasa gibi degerli kumandanlar Malta'ya sürüldüler. Padisah'in sahsini korumak için, yalniz yediyüz kisilik maiyyet-i seniyye kitasi birakidi. Sultan bu taburu, Ayasofya etrafindaki sipere sokup camiye çan takmak veya müze yapmak isteyenlere ates ediniz emrini verdi. 

Isgal altindaki Istanbul'dan vatanin kurtarilamayacagini anlayan Vahideddin Han, güvendigi kumandanlari Anadolu'ya göndermek istedi. Ancak bunlar,"Dünyaya karsi harb edilmez. Bu is olmaz" diyerek gitmeyi reddettiler. Sultan'in kurtulusun Anadolu'dan gerçeklesecegine ümidi tamdi. Bir ara kendisi gitmeyi düsündü ise de, Ingilizler "Eger Anadolu'ya geçersen Istanbul'u Rum'lara isgal ettirir, tas üstünde tas birakmayiz" diyerek engellediler. Bunun üzerine birgün saraya çagirdigi Mustafa Kemal'i;"Pasa pasa simdiye kadar devlete çok hizmet ettin. Bunlari unutun. Asil simdi yapacagin hizmet hepsinden mühim olabilir. Devleti kurtarabilirsin!" sözlerinden sonra, büyük yetkilerle Anadolu'ya gönderdi. Böylece Istiklal mücadelesi baslamis oldu. 

Istiklal Harbi zafer ile neticelendikten sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümeti 1 Kasim 1922'de hilafet ile saltanatin ayrildigini ve saltanatin kaldirildigini bir kanun ile kabul etti. Vahideddin Han'in adi hutbelerden kaldirildi. Istanbul ve Anadolu basininda aleyhinde yazilar çikmaya basladi. 

17 Kasim 1922 Cuma günü Dolmabahçe sarayi'ndan Malaya harb gemisi tarafindan alinip Malta adasina götürüldü. Oradan Melik Hüseyin'in daveti üzerine Mekke'ye gitti. Oradan da Italya'daki Sen Remo sehrine giderek orada ikamet etti. Vahideddin Han, aci ve sikinti içinde geçen bir sürgün hayatindan sonra, 16 Mayis 1926'da Italya'da vefat etti. Cenazesi Sam'a getirilarek Sultan Selim Camii kabristanina defnedildi. 

Vahideddin Han, çok akilli ve çabuk kavrayisli idi. Arada Sultan Resad olmayip da, Ikinci Abdülhamid Han'dan sonra tahta çiksaydi, belki devletin basina böyle bir bela gelmezdi. Çünkü o, ittihad ve Teraki hükümetinin hatalarini önleyip, felaketlerin önüne geçebilecek kudret ve idare sahibi bir kimse idi. Çok sevdigi vatanindan koparken yaninda sahsi ve pek cüz'i mal varligindan baska bir sey götürmedigi, ülkesinden ayrilmasinin üzerinden henüz dört yil geçmeden vefatinda kasaba, bakkala ve firina olan borçlarindan dolayi 15 gün tabutunun kaldirilmamis olmasindan da anlasilmaktadir. 

Vahideddin Han'in vataninin ve milletinin ugradigi felaketler karsisinda neler düsündügü ve neler hissettigi kayitlara geçmis su hadiseden çikarilabilir. 1919 senesi Ramazaninda bir sabah Yildiz Sarayi'nda yangin çikar. Kisa zamanda büyüyen alevler, Sultan' in geceleri kaldigi daireyi de sarar. O geceyi tesadüfen Cihannüma köskünde geçirmis olan Vahideddin, yangini haber alinca, üzerine pardesüsünü giyerek disari çikar. Köskün önünde hiç telas göstermeden yangini seyrederken çevrede aglayanlari görünce gözleri yasarak " Benim vatanim ates içinde, onun yaninda bunun ne kiymeti var" demekten kendini alamaz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder