27 Haziran 2013 Perşembe

ABDÜLAZIZ HAN


 Sultan Abdülaziz
ABDÜLAZIZ HAN
Babasi :Ikinci Mahmud Han
Annesi :Pertevniyal Sultan
Dogumu :8 Subat 1830
Vefati :4 Haziran 1876
Saltanati:1861-1876
Osmanli padisahlarinin otuzikincisi ve islam halifelerinin doksan yedincisi. Küçük yasta din ve fen ilimlerini tahsile basladi. Kisa zamanda Arapça, Farsça ve dini bilgileri çok iyi bir sekilde ögrendi. Ayrica bos zamanlarini degerlendirerek ata binmek, kiliç kullanmak, güres tutmak, cirit atmak gibi zamanin bütün spor dallarinda pek mahir oldu. Agabeyi Abdülmecid zamaninda veliahd ilan edilen Abdülaziz bundan sonra devlet idaresi ve Avrupa'nin siyasetini iyi bir sekilde takibe çalisti. Abdülmecid Han'in 25 Haziran 1861'de ölümü üzerine tahta çikti.

Bu sirada devlet'in durumu son derece karisikti. Mali sikinti son haddinde idi. Karadag, Hersek ve Girit'te büyük karisiklik hüküm sürüyordu. Avrupa devletlerinin müdahalede bulunacaklarini anlayan Abdülaziz Han yayinladigi bir fermanla onlarin Tanzimat konusundaki endiselerini, nisbeten ortadan kaldirdii. Mali konulardaki sikintinin önüne geçebilmek için israf ve gereksiz harcamalarin önlenmesine çalisti. Rüsvet ve irtikab isine karisanlari siddetle cezalandirdi. 

1862'de Karadag bölgesinde çikan isyani serdar-i ekrem Ömer Pasa kumandasinda gönderdigi bir ordu ile aninda bastirdi. Misir'da son yillarda Osmanli Devleti'ne karsi bagliligin azaldiginin farkinda olan Abdülaziz Han, bu bölgeye bir seyahat düzenledi. Misir valisi Ismail Pasa'ya Hidiv ünvanini verdi. Gittigi her yerde muhtesem merasimler ve halkin sevgi gösterileri ile karsilanan Sultan, Misir'in payitahta olan bagliligini güçlendirdi. Osmanli Devleti'ndeki müsbet gelismelerin önüne geçmek isteyen batili devletler Girid'de büyük bir isyan çikardilar ve adanin beynelmilel bir komisyon tarafindan idaresini istediler. Bunu siddetle reddeden Abdülaziz Han, bazi imtiyazlarla meseleyi bir müddet için halletti. 

Abdülaziz Han, 21 Haziran 1867'de Fransa, Ingiltere, Belçika, Prusya ve Avusturya'yi içine alan bir geziye çikti. Sultan'in bu gezisi genel barisin saglanmasinda önemli rol oynadi. Avrupa devletleri ile olan münasebetler iyilesti. Abdülaziz Han, devlet ve milletin bekasi ve huzuru için gece gündüz çalisirken içte bati hayrani ve mason devlet adamlari her türlü siyasi desiselerle nizam ve intizamin bozulmasina gayret sarfediyorlardi. Ziya Pasa, Namik Kemal, Ali Süavi gibi yazarlar halki Padisah'a karsi düsmanliga tesvik ederken, mütercim Rüsdü, Hüseyin avni ve Mithat Pasalar da padisah'i devirmenin hesaplari içerisindeydiler. Nitekim gözlerini iktidar hirsi bürümüs bu devlet adamlari, 1875'de patlak veren Bosna-Hersek isyani ile, ardindan çikan Rus harbini firsat bildiler. Abdülaziz Han, ssikintilar içinde olmasina ragmen Sirbistan'i kisa sürede maglup etti. Bulgaristan'daki karisikliklari mahalli kuvvetlerle bastirdi. Ancak Hüseyin Avni, Mithat, Redif ve Süleyman Pasalar 30 Mayis 1876 günü Dolmabahçe Sarayi'ni kusatarak Sultan'i tahttan indirdiler. 

Abdülaziz Han efradiyla birlikte çesitli hakaret ve iskencelere maruz birakildiktan sonra 1 Haziran 1876'da Fer'iye Sarayi'na nakledildi. Avni Pasa üç gün sonra, güvenlik gerekçesiyle saray bahçesine yerlestirdigi adamlarina verdigi emirle, Kur'an-i Kerim okumakta olan Sultan'in bileklerini kestirerek sehid ettirdi. Hadiseye intihar süsü verilmeye çalisildi. Ancak pehlivan yapili Abdülaziz Han'in zorbalarla bogusmasi sirasinda vücudunda meydana gelen çürükler ile iki disinin kirik oldugunu görgü sahitleri ifa'de etmislerdir. Zaten tip ilmi, intihar edecek bir sahsin iki bileginin damarlarini kesemeyecegini belirtmektedir. Sehid Sultan'in cenazesi 5 Haziran 1876 günü pederi Sultan Ikinci Mahmud Han'in Çemnerlitas'taki türbesine defn edildi. 

Abdülaziz Han iyi niyetli, dindar, her sabah Kur'an-i Kerim okuyan, son derece vakar sahibi bir kimse idi. Devrin alimlerini sayarak toplar münazaralar yaptirir, kendisi de bazen bu münazaralara istirak ederdi. Devlet islerini bilfiil kendisi idare etmege çalisirdi. Onun en büyük gayesi Devlet-i Aliyyenin istiklalinin devam etmesi ve halkinin refah içinde yasamasi idi. Bu sebeple ilim ve teknikte ilerlemeeye ve imar faaliyetlerine büyük önem verdi. 1863'de sahillere deniz fener leri yapildi ve devlet surasi kuruldu. 1867'de Sultan'i mektebleri(Liseler), 1868'de sanayi mektebleri, 1869'da Süveys kanali açildi. 1870'de sark rüsdiyye mektebleri açildi. Donanmaya büyük önem verdi. Hind Okyanusu'na kadar donanmamizi göndererek, Osmanli deniz gücünü Ingilizlere kabul ettirdi. Osmanli donanmasinin birinci Dünya ve Kurtulus harpleri sirasindaki muvaffakiyeti, Sultan Abdülaziz'in donanmaya kazandirdigi bu kudretle mümkün olmustur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder