27 Haziran 2013 Perşembe

MURAD HAN -VI


 4.Murat
MURAD HAN -VI
Babasi: Birinci Ahmed Han
Annesi: Mahpeyker Kösem Sultan
Dogumu: 27 Temmuz 1612
Vefati: 8/ 9 Subat 1640
Saltanati: 1623 - 1640
Osmanli Sultanlarinin onyedincisi ve Islam halifelernin seksen ikincisi. 27 Temmuz 1612' de Istanbul' da dogan sehzade Murad, tam bir Islam terbiyesi ve ahlaki ile yetistirildi. Enderun mektebindeki hocalarindan hususi ders aldi. Genç Osman' in basina gelen aci felaket ve yerine geçen amcasi Mustafa Han' in kisa bir süre sonra tahttan indirilmesi üzerine, henüz on bir yasinda iken 10 Eylül 1623' de Osmanli tahtina çikti. Eyyüp sultan hazretlerinin türbesinde hocasi Aziz Mahmud Hüdai' nin elinden kiliç kusandi. Yasi küçük oldugu için, devleti bilfiil idare edemiyecegi görüsü hakim olarak, annesi Mahpeyker Kösem Sultan saltanat naibesi tayin edildi.

Çok zeki ve seri anlayisli ve hafizasi kuvvetli oldugundan, yasi ilerledikçe, devlet islerine alakasi artiyordu. Zaman zaman halkin içine girer degisik kiyafetlerle onlarin sohbetlerini dinlerdi. Halkin derdini halktan bir kimse olarak yerinde incelerdi. Insanlarin kimden nasil zarar gördügünü, zulüm merkezlerini tek tek tesbit etti. 

Diger taraftan Sultan Murad' in saltanatinin bu ilk devresinde, payitaht Istanbul ve anadolu' da asayissizlik büyük ölçüde artmisti. Abaza Mehmed Pasa' nin çikardigi isyan büyümüs ve bu karisikliklar sirasinda Bagdad Iran kuvvetlerinin eline geçmis bulunuyordu. Sadrazam olan Hüsrev Pasa' nin azlini bahane eden yeniçeriler ve sipahiler ayaklanarak saraya yürüdüler ve yeni sadrazam Müezzinzade Hafiz Ahmed Pasa' yi öldürdüler (1632). Bundan sonra zorbalarin zoru ile sadrazam olan Receb Pasa döneminde Istanbul' da karisikliklar günlerce sürdü. En küçük bir olayda Receb Pasa' nin tahriki ile harelete geçen zorbalar yeni kaleler istiyorlardi. 

Nihayet yirmi yasini dolduran ve vücutça çok kuvvetli, demir pençeli ve gözü pek bir yigit olan genç Padisah, 18 Mayis 1632' de huzuruna çagirdigi Receb Pasa' ya: 

--Gel beru topal zorbabasi. Bre mel'un abdest al! dedikten sonra "Su hainin tiz basini kesin" diyerek öldürttü ve devlet idaresini eline aldi. Bundan sonra yeniçerileri ve sipahileri itaat altina alarak kendisine baglilik yemini ettiren Sultan, tütünü ve alkollü içkileri yasakladi. Kahvehaneleri, meyhaneleri kapatti. Zorbalari ve emrine karsi gelenleri siddetle cezalandirdi. Memleketin her tarafina huzur ve asayis geldi. 

Dördüncü Murad Han, daha sonra ordusunun basina geçerek hükümdarliginin ilk yillarinda kaybedilen topraklari geri alma tesebbsüne geçti. 1634 baharinda Lehistan seferine çikti ise de Lehliler derhal Padisah' in sartlarini kabul ederek bir anlasma yapmaya muvaffak oldular. 1635' de Iran seferine çikan Sultan, Revan ve Hoy kalelerini aldiktan sonra, Tebriz' e girdi. Ertesi yil en büyük arzusu olan Bagdat' in fethi için tekrar Iran üzerine sefere çikti. Sehir kusatilip, Padisah' a Imam-i a'zam' in türbesini ziyaret etmesi teklif edildiginde; "Bagdat, sapiklarin pis ayaklariyla kirlenirken, gidip o yüce imami ziyaretten haya ederim" cevabini verdi. Siddetle cereyan eden çarpismalar sonunda muharebenin 39. günü Bagdad fethedildi. Müslümanlarin en mübarek makamlarindan olan Imam-i a'zam' in türbesini zitaret eden Padisah, kurbanlar kestirip, içerisini ipek halilar, kiymetli sallar ve altin, gümüs murassa kandillerle süsletti. Ertsi yil Iran' la Kasr-i Sirin antlasmasi imzalanmis ve bu antlasma ufak degisikliklerle günümüze kadar devam etmistir. 

Sultan dördüncü Murad Han, Iran seferinin üzerinden çok geçmeden daha önce yakalamis oldugu Damla hastaliginin ilerlemesi üzerine kurtulamiyarak 8/9 Subat 1640 günü henüz 28 yasinda iken vefat etti. 

Murad Han, çok kuvvetli olup, kiliç, ok, harbe ve baska silahlari kullanmakta usta idi. Güçlü bir iradeye ve hafizaya sahip bulunuyordu. Arapça ve bati dillerine hakimdi. Ilmi ve ilim adamlarini çok sever, firsat buldukça ilim meclislerine gider, onlari tesvik ederdi. Tahta geçtiginde bombos olan hazinede vefatinda on bes milyon altin olup, gümüs paranin haddi hesabi yoktu. Iç huzura o kadar önem verirdi ki, zamaninda halk büyük bir rahatlik ve emniyet içinde yasamistir. Son derece adil olan sultan, din ve devletin menfaatine ters düsen en küçük hatalari bile affetmedi. Dedesi Yavuz Sultan Selim Han gibi o da Hirka-i saadet dairesinde Kur'an-i kerim okurdu. Dördüncü Murad Han' in müspet icraatlari, devlete asrin sonuna kadar devam edecek bir azamet kazandirmistir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder