27 Haziran 2013 Perşembe

YAVUZ SULTAN SELIM


 Yavuz Sultan Selim
YAVUZ SULTAN SELIM  
Babasi :Ikinci Bayezid Han 
 Annesi :Aise Hatun 
Dogumu :10 Ekim 1470 
 Vefati :21/22 Eylül 1520 
Saltanati :1512-1520
Osmanli sultanlarinin dokuzuncusu ve Islam halifelerinin yetmisdördüncüsü. Amasya'da dogdu Küçük yastan itibaren Kur'an-i Kerim, tefsir, hadis, ve fikih dersleri yaninda yüksek fen ilimlerini de ögrendi.
Çok çevik ve zeki olup ok atmak, güres tutmak ve kiliç kullanmak hususunda maharet sahibiydi. Arabi ve Farisi'yi mükemmel bir sekilde konusurdu. Bbasi ikinci Bayezid padisah olduktan sonra, askeri sevk ve idare ile devlet yöneticiligini ögrenmesi için Trabzon'a vali tayin olundu.

Yavuz Sultan Selim Trabzon valisi iken, Sah Ismail'in(1502-1524) siyasi-dini faaliyetleri ile Osmanli Devleti için çok büyük bir tehlike arzettigini görüyor ve ona göre tedbirler düsünüyordu. Hatta zaman zaman bu devlet üzerine küçük çapta akinlar da yapiyordu.
Nitekim, 24 Nisan 1512'de babasinin yerine geçince de ilk seferini, Osmanli Devleti'ni önce bölüp parçalama,sonra da yikma emelleri güden Safeviler üzerine yapti. Istanbul'da Eyüp ve diger mübarek kabirleri ziyaret ederek zafer dualari yaptiktan sonra ordusuyla harekete geçen Selim Han günlerce yol aldiktan sonra nihayet 23 Agustos1514'de Çaldiran ovasinda Safevi ordusuyla karsilasti.
Yavuz ve ordusunun kudreti ile atesli silahlarin üstünlügü sayesinde Osmanlilar parlak bir zafer kazandi.Iran ordusunun büyük bölümü imha edilirken bir çok safevi kumandani ile Sah Ismail'in zevcesi esir alindi.Iran'in bassehri Tebriz'e giren Yavuz Sultan Selim Han, sehirdeki camileri tamir ettirdi ve halka huzur verdi. 

Bu zafer ile Osmanli hududu Firat'tan Azerbaycan'a ve Iran içlerine kadar uzandi.Yavuz Sultan Selim ikinci seferini Memlukler üzerine yapti. Bu seferin asil sebebi Memluklerin Osmanli Devleti'nin kuvvetlenmesinden endise ederek sii Sah Ismail ile ittifak içerisine girmesi idi.
Sah Ismail'i bir dar- bede saf disi birakan Cihangir padisah bu defa da yildirim sürati ile, Misir ordularini, 24 Agustos1516 da Mercidabik ve 26 Mart 1517'de Ridaniye'de kazandigi zaferler ile perisan etti.
Artik Memluk devleti kalmamis, bütün arap ülkeleri Osmanli hakimiyetine girmisti. Bu durum üzerine Mekke ve Medine emiri mukaddes sehirlerin anahtarlarini "Hadimü'l Haremeyn=Mekke ve Medine'nin hizmetçisi" sekline çevirerek aldi ve evladlarina böyle miras birakti. 

Iki büyük seferin zaferle neticelenmesinden sonra bilhassa donanma faaliyetine hiz veren Yavuz, devrin büyük alimi Kemal-pasazade'ye niyetinin feth-i Efrenciye yani Avrupa oldugunu bildirmisti.Ancak yüce Hakan'in yine Eyüp türbesini ziyaretle basladigi bu seferine yakalandigi amansiz sirpençe hastaligi mani oldu.
Vefat etmeden önce musabihi Hasan Can kendisine hakka teveccüh etmesini söyleyince,"Bunca zamandan beri bizi kiminle biliyordun.Cenab-i Hakka teveccühde bir kusur mu gördün." buyurarak Yasin-i Serif okumasini istedi.Kendiside okurken ruhunu teslim etti. Nasi kendi adi ile anilan camiin avlusundaki türbesindedir. 

Osmanli Devletinin topraklarini iki buçuk mislinden fazla genisletti. Babasindan devr aldigi 2.373.000 km2 olan ülke topraklari, 6.557.000 km2 ye çikti. 

Devlet islerinde kesin niyet ve kati programla hareket eden Selim Han, herhangi bir devlet isini fiiliyata koymadan evvel, muhtelif yollarla onun hakkinda alim vezir ve sair ilgililerin fikirlerinden istifade eder ve günlerce düsünür, nihayet son kararini verdikten sonra ondan dönmez ve bu kararin aleyhinde söz söyleyenleri en siddetli sekilde cezalandirirdi.
Muntazam bir casus teskilati vardi. Bu sayede gerek memleket disindan ve gerek içeriden devamli bilgi alirdi.
Mühim islerde bizzat tahkikat yapardi. Ihtisam ve debdebeye ehemmiyet vermez, sadeligi sever ve sade giyinirdi. Kendisi için fazla para sarfiyla kösk ve lüks seyler yapilmasini istemezdi.
Bir defasinda oglu Sehzade Süleyman çok süslü bir elbise ile huzuruna girince;"Süleyman annen ne giysin" diyerek sitem etmisti.Hazinenin devamli dolu olmasina dikkat ederdi. 

Sultan Selim Han evliyaya ragbet eder onlarin sohbetlerine katilmayi bulunmaz bir nimet sayardi. Devamli;"Padisah-i alem olmak bir kuru kavga imis-Bir veliye bende olmak cümleden ala imis." buyururdu.
Yavuz Sultan Selim'in Sam'da Salihiyye'de Muhyiddin-i Arabi'ye yaptirdigi cami,imaret ve türbeden ve bir de Konya'da Mevlevi tekkesine getirdigi sudan baska bir hayir yapmasina vakti ve zamani müsaid olmamistir. Hatta baslattigi camiinin bile yanliz temellerini attirabilmis fakat tamamlayamamistir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder